Toplumsal dışlanma düşüncesi, eşitsizliğin yeni kaynaklarını göstermek için ilk olarak sosyologlar tarafından ileri sürülmüştür. Toplumsal dışlanma bireylerin, toplumun geneliyle tam olarak bütünleşmesinin engellenme biçimlerini göstermektedir. Söz gelimi bireyler çevresinde az sayıda iş fırsatının olduğu toplumdaki pek çok insandan farklı olarak kendilerine daha iyi koşullar yaratan fırsatlardan etkili bir biçimde yoksun kalmaktadır. Toplumsal dışlanma yalnızca dışlanmış insanlardan dolayı ortaya çıkmamaktadır, aynı zamanda orta sınıfın niteliklerinden kendilerini dışlayan insanlardan da kaynaklanabilmektedir. Bireyler eğitimi bırakmayı, bir iş fırsatını geri çevirmeyi ve ekonomik olarak durağan olmayı ya da siyasi seçimlerde oy kullanmamayı seçebilirler. Toplumsal dışlanma olgusunun düşünülmesinde bir yanda insan faaliyeti ve sorumluluğu arasında olan etkileşimin diğer yanda da insanların paylaştığı koşullardaki toplumsal gücün rolünün bir kez daha bilincinde olmamız gerekmektedir.